Eğitim Şart !

Eğitim Şart!

İnsanoğlu 6 aylıkken başlıyor çevresini gözlemlemeye birşeyler öğrenmeye başlıyor. 2,5 yaşında iken beyni bir Prof.'un 2 katı kadar kapasiteyle çalışıyor. Maşşallah Maşşallah... Sonra büyüyor, okula gidiyor. Daha 6 aylıkken birşeyler öğrenmek için etrafına bakınan, konuşma ve olanları anlamaya çalışan insanoğlu; bu hevesini fazladıyla uygulayabilme imkanı olan okulda başka biri oluveriyor. (İstisnalar elbet var.)

Henüz 3 yaşında "Anne ben okula ne zaman gidecem, bana ne zaman çanta-önlük alacaksınız" diyen çocuk, okul hayatının başlaması ile birlikte hayalleri trajedi, hatta kabusa dönüşmeyebaşlıyor. Peki ne oluyor da böyle olooooor?

Aslında durum basit. Çocuk araştırmacı, öğrenme azmiyle yanıp tutuşuyor.

Herkese herşeyi soruyor. Anne, baba, dede, öğretmen... Bir süre sonra aldığı cevapların şekli ve niteliği değişiyor. "Ya bi sus", "Bi o kaldı öğrenmediğin", "Senin yaşın küçük anlamazsın" gibi cevapları almaya başladı mı dünyanın hiç de tahmin etmediği kadar enteresan ve tuhaf olduğunu idrak etmeye başlıyor.

Yine aynı karakterler çocuklarının ilk yıllarında;"baba dedi baba", "kendi yemek yiyebiliyor", "çişini söylüyor".... durumlarından bir süre sonra iş değişir. "Oğlum sus bi", "elleme kıracaksın", "i daha çekmeceleri karıştırırsan sorarım sana"... gibi azarlamalarla çocukdaki Öğrenme, merak ve araştırma duygularını daha 3-4 yaşlarındayken köretmeye çaba sarfediyoruz.

Pısırık, korkak, çekingen bir evlat yetiştirdiğimizin farkında bile olmuyoruz.
Şimdi özetleyelim senaryomuzu. Senaryo dediysek dizi çekmeyecez. Gerçek senaryolar bu. Hayat hayat....

Bir çocuk var; Önce azimli, meraklı, çalışkan, hevesli, araştırmacı, çok zeki...

Okul yaşlarından itibaren aynı çocuk; Hayattan bezmeye başlayan, herkesin kendisiyle uğraştığı izlenimi içinde, öğrenme azmini kaybetmeye başlamış, merak duygusunun ne olduğunu yakında tamamen unutacağını bilen, pısırık ve korkak...

Sorarım size, biz neden kendi evlatlarımıza, gençliğimize bu kadar kötülük yapıyoruz? Sonrada "ya bu çocuk küçükken böyle değildi" diyoruz. Değildi tabi SİZ bu hale getirdiniz. Anne- Baba- Öğretmenler - Toplumun Tüm bireyleri...

Suçlular Ayağa Kalkın! desem tüm yurdum insanı ayağa kalmak zorunda kalır.
Neden böyleyiz, neden kendi evlatlarımıza bu kadar kötülük yapıyoruz. Sonrada "bizden bişey olmaz", "biz olmayız", "ne olacak bu memleketin hali" muhabbetleriyle suçlu papua yeni ginelilermiş gibi şuçlu ararız...

Utanın be. Ayıp ayıp. Koca koca adamlarsınız.

Şu anda böyle yetişen gençlik size sesleniyorum : Kendinize gelin, özünüze, çocukluğunuza dönün.. Unutun ane, baba ve öğretmenlerinizden yediğiniz azarları. Gene korkusuz, gene meraklı gene araştırmacı olun. Çünkü şu an her zamankinden fazla bilgiye açsınız.
Ailenizden veya okullardan aldığınızı sandığınız EĞİTİMİ ! unutun. Onlar sizi pısırıklaştırmakiçin verdiler o eğitimleri. Benim insanım, benim gencim pısırık olamaz. Lafla "ecdadımız şöyleyapmış, böyle yapmış" demekle siz bişey mi yaptığınızı sanıyorsunuz. Siz de yapın torunlarımız da bizlere desin.

Kimin EĞİTİM'e ihtiyacı var?

Ömrümü yediniz, ömrümü...

Hiç yorum yok: