CepNet# Poket Computer

0 yorum

Az önce teknoloji haberlerine göz atıyordum bir şey dikkatimi çekti. Kasıtlı mı bilmiyorum ama 3 haber de arka arkaya verilmiş. Elbette birbiriyle bağlantısı olduğunu düşündüm hemen. Ne de olsa Paronaya var biraz. Tamam biraz değil baya var :)

1. En online ülke Türkiye.
İnternetin sunduğu kolaylıkları en çok kullanan ve online satışlarda kredi kartıyla en fazla alışveriş yapan ülkenin Türkiye olduğu ortaya çıktı.

Merkezi ABD'nin New York kentinde bulunan uluslar arası araştırma şirketi Nielsen'in yayınladığı rapora göre, Türk kullanıcıların yüzde 91'i internette alışveriş yapıyor. Türkiye'yi yüzde 86'lık bir oranla İrlanda, yüzde 85'le de Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri takip ediyor.


2. Cep telefonlarının maharetleri artıyor.
Masaüstü bilgisayarları internete bağlıyken neler yapılabiliyorsa, 3G teknolojisi ile bunun daha hızlısı ve çok daha ilgincini cep telefonları aracılığı ile yapabileceğini anlatan Uzelli, büyük bir devrim olarak görülen bu sürecin herkesin hayatına birçok değişiklik getireceğini söyledi.

3. Dünyanın en pahalı cep telefonları. :)

Sony Ericsson'nun Black Diamond modeli bu telefon 300 bin dolara satılıyor.

Bu haberler ilk önce bende CepNet ve PoketComputer gibi şeyler uyandırıp heyecanlandırsa da, birkaç saniye sonra jeton düştü.

Şimdi eldeki veriler bize neyi anlatıyor bir bakalım;
- Evet biz interneti aşırı çok sevdik. Her ne kadar kaliteli bir hizmet alamasak da. İnternet hayatımızın değişmez unsuru oldu.
- Cep telefonu çıktı mertlik bozuldu zaten :) Hava atmasını seven, lüks tüketim mallarını zaruret gibi gören ve işi abartıp 3 hat ve 3 telefon edinip 6 ayda bir model yükselten bir toplumumuz var.
- Demekki neymiş 3G olayı tam bize göre. İnternet var hemde PC gibi, 3G li cep telefonları da baya havalı canım. Oy oy bir an önce hizmete girse de alsak, havamızı bulsak...

Dostlar, elbette teknolojinin ilerlemesi ve bizlerin hizmetine bir an önce sunulması ve de faydalanmaya başlamamız tabiki çok güzel. Benim işin o tarafıyla bir sorunum yok olamaz da. Ama gereksiz harcamalar ve gereksiz zaman öldürmeler beni çileden çıkartıyor (Her nekadar ara sıra ben de yapsam da). Oysaki zaman ve para en değerli şeylerimiz arasındadır. Ama ilk sırayı her zamanki gibi "Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi" almaktadır.
Daha önce de Türktelekom un VDSL tanıtımındaki verdiği örnek gibi bu haberlerin arka arkaya verilmesi de beni rahatsız etti. Araştırma belki yenidir ama diğerleri yeni bişey değil ki. Toplumu yanlış yere veyahut istedikleri yere yönlendirmeye yönelik girişimler olduğunu düşünüyorum.
Elbette haber kaynağı siteyi hedef almıyorum. BÜYÜKLER zaten bunu hep yapar. Ya ben kıllanıyorum arkadaş bu tür haberlerden. Ne yapayım huyum kurusun. Yok kurumasın ben böyle memnunum :P

Son olarak size şunu diyorum:
Uyanık olun ve bilinç altınıza hükmetmeye çalışan kim olursa olsun buna müsade etmeyin.

AtlasOkyanusu

Java nerelerde kullaniliyor?#Java is Everywhere

0 yorum

Daha önce de Java ile ilgili bazı bildirilerde bulunmuştum. Nedense Java beni bilinmeyen bir gücün çekimi gibi kendisine çekiyor. Peki bu java denilen teknoloji nerelerde kullanılıyor? Ya da Java ile neler yapılabilir?

Esnekliği, verimliliği, platformlar arasında taşınabilmesi ve güvenliği sayesinde network bilgiişlemi için ideal teknoloji durumuna geldi. Dolayısıyla bugün, Java, 2,5 milyarı aşkın aygıta güç katmaktadır. Aşağıdaki rakamlar Java teknolojisinin ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne seriyor:

* 700 milyonu aşkın bilgisayar
* 1 milyardan fazla cep telefonu ve mobil cihaz (kaynak: Ovum)
* 1,25 milyar akıllı kart
* Ayrıca dekoderlerde, yazıcılarda, web kameralarında, oyunlarda, araç yol bilgisayarlarında, sayısal loto bayilerinde, tıbbi cihazlarda, otopark ödeme noktalarında, vb. kullanılmaktadır.
Yazılım Geliştiriciler Neden Java Teknolojisini Seçiyor?

Java programlama dili, dört milyondan fazla yazılım geliştiriciden oluşan etkin bir topluluk tarafından kapsamlı bir biçimde elden geçirildi, genişletildi, sınandı ve başarısı kanıtlandı.

Mükemmel tasarlanmış, son derece sağlam ve şaşırtıcı derecede esnek Java teknolojisi, sunduğu şu özellikleriyle yazılım geliştiriciler için vazgeçilmez bir araçtır:

* Yazılımı bir platformda yazıp hemen her platformda çalıştırmalarını sağlar.
* Web tarayıcısında çalışan programlar ve web hizmetleri oluşturmalarına olanak verir.
* Online forumlar, mağazalar, anketler, HTML formları, vb. için sunucu tarafında uygulamalar geliştirmelerini sağlar.
* Java teknolojisi tabanlı uygulamaları veya hizmetleri birleştirerek tümüyle duruma özel uygulama ve hizmetler oluşturmalarını sağlar.
* Cep telefonları, uzaktan çalışan işlemciler, düşük maliyetli tüketici ürünleri ve dijital altyapılı hemen her aygıt için güçlü ve etkili uygulamalar yazma olanağı tanır.
Kaynak : http://www.java.com/tr/about/








Fazla söze gerek yok neymiş efendim:
Java is Everywhere
Okyanus - Atlas

Best of the Best Web Siteleri Nasil Olmali

0 yorum


Bir şeyler yapmak lazım... Ama ne? Bu soruyu bir dostuma espiri olsun diye sorduktan sonra kendi kendime dedimki "Gelecek web'de" :) Bu konuyla ilgili daha önce de bir bildiri yazmıştım.
Konuyla alakalı sörf yaparken bir siteye rastladım ve sizlerle paylaşmak istedim.
Bu sitede özellikle 2006 istatistiği verilmiş. Ama tablo üç aşşağı beş yukarı yakın.
Kategorilere göre ayrılmış Best of the Best Web 2.0 Web Sites 2007 ye ait veriler de var. Burada da başka bir istatistik. Ve bir başkası... Tabi Web 2.0 Awards linkini de vermezsek ayıp olur.

Şimdi dünyanın en iyi web sitelerini daha doğrusu projelerini gördük. Peki bir web projesinin en iyiler arasına girmesi için kriterler nelerdir. İyi bir web sitesi nasıl olmalı sorusuna yanıt arıyalım.
1. Güvenilir olmalı
2. Hızlı olmalı
3. Özgün olmalı
4. Bilgi vermeli
5. Benzer sitelerle etkileşimli olmalı
6. Her daim güncel olmalı
7. İletişim kurmalı //Gerek benle gerek diğer kullanıcıların kendi arasında
8. Bana bir şekilde bir hizmet sunmalı
9. Bana fayda sağlamalı
10. Tasarımı beni sıkmamalı, rahatsız etmemeli


İlk aklıma gelenler bu şekilde. Peki ülkemizden neden bu boyutlarda başarı sağlamış bir web projesi çıkmıyor/çıkamıyor? Ahanda zurnanın zırt dediği yere geldik. Bu noktada Google ile alakalı çok bilen bir arkadaşın bundan yıllar önce söylediği bir söz aklıma geldi. Google ın bu kadar tutulmasındaki ana neden tasarımının sade olmasıymış... :D :D :D
Hey Allahım ya... İşte bu at gözlüklerini çıkarmak lazım. Karpuzda yeşildir ama içini kesince kırmızı ve de çekirdekli olduğunu görürsünüz. Herkes bakar ama herkes göremez. Bakan göz ile gören göz hiç bir olur mu? gibi Atalarımızın sözlerinden faydalanarak fazla uzatmıyorum.
Zaman zaman benim de bazı web projeleri denemelerim oldu. Belki devamı da gelir. Bu yazım aslında biraz da öz eleştiri. Peki başarı sağladım mı? HAYIR! Peki neden?

1. Fikirler orjinal olmasına rağmen alelacele hayata geçirildi
2. Yeterli altyapı yoktu
3. Gerekli tanıtımı yapamadım. v.s.

Yanlış yapa yapa doğruyu belki bir gün ben de öğrenirim :) Ama hemen hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da ülkemiz standartların dışında. Örneğin ABD de veya Avrupada çok ilgi gören bir web projesi ülkemizde alaya bile alınabilir. Web tasarım işinde olanlar iyi bilir. Siz bir şirkete site yapıyorsunuz. Aklınızdai doğal olarak kurumsal bir imaj vermek için sade ve oturaklı bişeyler taşarlarsınız ama şirket sahibi kımıl kımıl flash'lar olsun der hatta tutar kendi resmini koydurur. Bunları da çok yaşadık ve malesef hala yaşamaktayız.

Hani insanlar için bir söz vardır.. Kişinin bir duruşu olmalı. İşte Web sitesinin de bir duruşu olmalı. Anasayfa açıldımı ziyaretçi bi HIMMM... çekmeli. Buna hiç alakamın olmadığı bir firma sitesinden örnek vermek istiyorum. ReklamZ. Efendim zevkler ve renkler tartışılmazmış demeyin sakın. Ben tartışırım ağalar. Her işin bir raconu var canım. Eğer bir site yaptıracaksanız işi öncelikle yiğeninize veya komşunun oğluna değil ciddi ve bu işleri bilen birilerine teslim edin. Ayrıca görüş ve şahsi tercihlerinizi bildirdikten sonra da USTA SENSİN diyin.
Off nerden nere geldik bak ya... Benim bu saatlerde (02:41) çenem mi düşüyor ne. İyice konuyu çorba yapmadan noktalamak lazım.
Sizlerin de bu konuda görüşlerinizi yorum olarak yazmanız temenisiyle.....

Okyanus-Atlas

Yazılım Geliştirme # Software Development

0 yorum

Ben bu Türkiye'deki yazılım sektörüne taktım arkadaşlar. Haddime düşmese de gördüğüm yanlışlıkları sizlerle paylaşayım ki bizler de aynı hatalara düşmeyelim düşenleri uyaralım hatta ellerinden tutup kaldıralım.

Malesef ülkemizde yazılım şirketleri işi profesyonelce yapmak yerine kısa yoldan halletme ve acilen köşeyi dönme hesapları yapmakta. Elbette istisnai şirketlerimiz var. Hatta göğsümüzü kabartanlar da var. Onlar bu eleştirilerden müstesna.

Daha önceki bazı yazılarımda da bu konuya kısmen değinmiştim. Kullanılan programlama dillerinden bahsetmiştim. Şimdi ise ekip ve departmanlardan, aşamalardan bahsetmek istiyorum. Ama önce şu tespiti sizlerle paylaşmam lazım. Bu bir tespit, önyargı v.s. değil.
Bahsettiğim yurdum yazılım firmalarnın bir çoğu, 2-5 arası programcı arkadaş çalıştırır. Genelde de bunlar ekip olarak değil de bireysel projeler yazarlar. Yazarlar ama nasıl?
Örnek veriyorum;
- Emlak Programını sen yazacaksın.
- Peki abi. Ama ben emlak sektörünü pek bilmem nasıl olur? Neler lazım? ArGe vercek misiniz?
- Ne argesi emlak işte, ev, arsa, tükkan alım satım kiralama olcak. Ne yoksa yazamaz mısın?
- Yazarım abi... Yazarım....

Arkadaşımız verilen bu aydınlatıcı bilgiler doğrultusunda olayı tek başına kurgulamaya çalışır, mevcut emlak programlarını inceleyerek fikir edinir, Veritabanını kendisi modeller, Form tasarımlarını kendisi yapar, ve kodlamaya başlar.

Tamam verdiğim örnekdeki emlak programı belki size küçük bir proje gibi gelebilir ve 1 kişi yapabilir bunları görüşünü öne sürebilirsiniz. SÜRMEYİN! Bu kadar küçük veya basit gibi görünen bir projede bile tüm işi 1 kişiye yüklerseniz 1 aylık proje olur size 3 ay. Üstelik sonunda istediğiniz gibi bir program çıkmadığı gibi Test ve Beta süreci de hayal edemiyeceğiniz kadar uzun sürer. Projenin gelişimi esnasında da programlamadan anlamayan ama bir şekilde sizin şefiniz, hatta patronunuz arada bir gelip şuraya bir buton koy ona basılıncada şöyle şöyle olsun diye ahkam kesmezse olmaz. Bir de "Biz niye kaliteli yazılım yapamıyoruz?" diye dizinizi döversiniz.

Peki olması gereken ekip ve çalışma planı ne? Müsadenizle Şekillerle izah etmeye çalışayım.






Bir yazılım projesinin ekip ve süreç yönetimi gayet açık bir şekilde karşınızda. Eğer bu kriterleri hiçe sayıp hala bildiğinizi okumakta ısrar ederseniz daha çok dizinizi döversiniz benden söylemesi.
Peki neden bu kriterlere uygun yazılım firmalarımız veya projelerimiz azınlıkta. Sebebi çok açık;
1. Yazılım firmaları, yazılımı hafife ve basite aldıkları için,
2. Daha az eleman ile yani maliyetle daha çok para kazanacakları gafletine düşmeleri,
3. ArGe ve Kaliteli yazılım, görev dağılımı, ekip bilinci gibi kavramlardan yoksun olmaları.

Bu kadar yeterli. Daha fazla üstlerine gidersem nem'e lazım bir daha yazılım piyasasında iş bulamam :)

Ha bir de şu var. Adam masaüstü db programı yapacak .NET ci arıyor. 5-10 tabloluk bir DB olacak MsSql Server hatta Oracle kullanmayı düşünüyor. Peki neden?
Bunu da ben söyleyeyim, bu kavramlar son kullanıcı tarafından bilinen şeyler olduğu için neymiş efendim biz projelerimizde son teknolojiyi kullanırız havasını atmak. Yerim sizin havanızı. Hava atmakla değil doğru, düzgün, kaliteli işler yapmaya uğraşın.
Ama biliyorum gecenin 02:11 inde ben gene boşuna gırtlak patlattım yok pardon yanlış deyim oldu, boşuna parmak yordum.....

Herşeyin hayırlısı olsun..... Okyanus - Atlas

Can sıkısı bir yazı

0 yorum

Yok yok canımın sıkıntısı geçmedi. Sıkı can iyi olur diyenler varsa devamını okusun da onların da canı sıkılsın :P
Offf... Hani bir hikaye vardır;
Güzel bir dag köyünde mutlu bir hayat süren bir kari kocanin günün birinde nurtopu gibi bir bebekleri olur. Odunculukla geçimini saglayan baba bir gün eve dönmek üzere iken bir bogusmadan nasilsa sag çikmis ölmek üzere olan yarali, zayif bir gelincik.......
Güzel bir dag köyünde mutlu bir hayat süren bir kari kocanin günün birinde nurtopu gibi bir bebekleri olur. Odunculukla geçimini saglayan baba bir gün eve dönmek üzere iken bir bogusmadan nasilsa sag çikmis ölmek üzere olan yarali, zayif bir gelincik yavrusu görür ve onu yanina alarak eve götürür. Kari koca yavrularina bakarken bu yarali zayif yavru gelincige de babalik ve annelik ederler ve gelincik bir hafta içinde iyilesir.Zamanla aileye o kadar alisir ki bebekten sonra evin dördüncü ferdi gibi olmustur.

Bir gün anne bebegini uyutmus ve evin az ilerisindeki bahçede islerine dalmistir. Bir süre sonra geri döndügünde evin az ilerindeki bahçede islerine dalmisti. Bir süre sonra geri döndügünde evin girisindeki merdivenlerde zayif gelincikle karsilasir. Gelincigin agzi burnu her tarafi kan revan içindeydi.

Anne korkunç bir çiglik atar ve bebegim diye bagirirken eline geçirdigi kalin bir sopa ile bitap düsmüs zayif gelincigi bir kaç vurusta öldürdü.

Ve hemen bagira çagira bebegin bulundugu odaya gider. Odada gördügü manzara anneyi şok eder. Yerde misil misil uyuyan bebegi ve az ilerisinde odanin girisinde yakin tarafta kanlar içinde yatan kocaman bir yilan...


Malesef ve HEPİMİZ arasıra da olsa önyargılı oluyoruz. Bazen konuşmak suç, bazen susmak... Bazen gülmek suç bazen ciddi olmak. Birazcık psikolojiden anladığımın zannederk şöyle bir tespitte bulunuyorum; bu tür önyargıların altında bilinç altımızda biriken başka sıkıntılar yatmakta.
Canınız başka bir şeye sıkılmıştır alakasız bir şeye (Benim şu an bu satırları yazmam gibi) patlarsınız. Ama değişmeyen gerçekler vardır. Ben blog yazmayı seviyorum. O da onu sevdiğimi biliyor. O zaman sabaha herşey yine sevgi dolu olacak.

Okyanus

Yassak kardeşim... : Youtube

0 yorum

Az önce youtube dan bir eğitim videosu arıyayım dedim ama

ile karşılaştım. Aslında hiç şaşırmadım. Yassak Kardeşim sözüne alışalı çok uzun zaman olmuştu. Sebebini burdan okudum. Bir öncekine benzer bir sebep. İyi de anlıyamadığım nokta bize hakaret edildiğini biz bilmeyeceğiz veya o videoyu biz izleyemeyeceğiz ama dünyanın geri kalanı izleyecek. Bunu anlamış değilim.
Savcılık Beyaz Hacker Team kursa da hack yapsa daha faydalı olur :)
Aman ya derdi bana mı düştü. Sadece canım sıkıldı. Aslında başka bir şeye sıkıldı ama acısını blogumdan ve Youtube tan almak isyedim.
Zaten bu aralar çok şükür ne kadar terslik varsa başımda. Hayırlısı...

Dream of Ocean...